Ali İhsan Kartal Restorasyon Haber için yazdı.
Deneyimlenmiş mekânlar, geçmişimizle günümüzü birbirine bağlayan, hafızalarımızda iz bırakan müstesna yerlerdir. Bu mekânlar, sadece alelade fiziksel yapılardan ibaret olmayıp, aynı zamanda içinde yaşanmış hayatlarla ve paylaşılan anılarla anlam ve değer kazanırlar. Kültürel mirasımızın önemli bir parçası olan bu mekânlar, içinde yaşadığımız toplumun kimliğini şekillendiren ve onu gelecek nesillere aktarmamızda bize imkân sağlayan çok önemli kültürel hazinelerdir aynı zamanda.
Burada aklımıza şu soru gelebilir peki önemi nedir? Deneyimlenmiş mekânlar, onu var eden ve yaşatan toplumun kimliğini ve karakterini yansıtırlarken, tarihi dokusu, mimari özellikleri ve yaşanmamışlıkları ise o toplumun hafızasını oluştururlar. Mekânın idraki kimlik ve belleğin inşası sürecinde sessiz öğretmenlerimizdirler.
Bu mekânlar, aynı zamanda insanlar arasında bir bağ, bir ünsiyet oluşturularak, ortak bir geçmişe sahip olma duygusunu canlı ve diri tutarak, toplumsal dayanışmayı güçlü kılarak, kalabalıkları cemiyet yaparken, cemiyetleri ise millete dönüştürür. Bunun yanı sıra toplumun zaman içindeki yolculuğunda, mazi ve atiyi birbirine bağlayarak, toplumsal şuurun gelişmesine katkıda bulunurlar.
İyi korunmuş deneyimlenmiş mekânlar, nitelikli bir restorasyon çalışmasıyla da aynı zamanda ülkenin turizm potansiyeline, kültür turizmi açısından önemli bir katkı sunmaktadır. Kültürel turizmin büyüklüğü bir ülkenin turizminin niteliği ve çeşitliliği açısından son derece önemlidir. Bu çeşit mekanlar sayesinde ortaya çıkan turizm aktivitesi doğayı ve çevreyi tüketme üzerine kurgulanmadığından, daha sürdürülebilir ve daha ekolojik bir etkiye de sahiptir.
Eğitim ve farkındalık açısından da bu mekânlar, geçmişimiz hakkında bilgi edinmemizi, kültürel mirasımızın anlam ve önemini kavramamızı ve yaşatmamızı sağlarken sanat, estetik ve yaşam biçimleri hakkında da bizlere birçok veri sunar. Dijitalleşme çağında yeni kuşakların geçmiş kültürümüzün derinliğindeki anlam ve değer dünyasını tanımanın yanı sıra sanal dünyadan farklı olarak somut kavramlar üzerinden geçmişle ilişki kurulmasını katkıda bulunur.
Kültürel mirasımızın deneyimlenmiş mekanları olarak adlandıracak olduğumunuz bu değerleri şu başlıklar altında sınıflayabiliriz:
1- Tarihi Anıtsal Yapılar: Camiler, kiliseler, hanlar, hamamlar, saraylar, köprüler gibi tek yapılar ya da külliyeler.
2- Arkeolojik Sitler: Antik kentler, höyükler, mağaralar, ya da bir ulusun tarihinde önemli olayların cereyan ettiği (Malazgirt, Çanakkale tabyaları) gibi mekânlar.
3- Doğal Alanlar: Bu alanlar, ormanlar, parklar, kıyı şeritleri gibi daha çok doğal olarak korunarak, yüzlerce yıldır aynı kalan ve toplumsal hafızda yer etmiş mekânlardır.
4- Müzeler: Tarihi eserlerin ve sanat eserlerinin sergilendiği korunduğu belli bir disiplin içeresinde toplumun hizmetine sunulup, hem toplumun genelinin yanı sıra özelliklede yeni nesillerin eğitimine katkıda bulunmasının yanı sıra, turizm açısından iktisadi değer oluşturan önemli mekânlardır. Kültürel mirasın korunup sergilendiği müzeler ülkeler açısından marka değer olmanın yanı sıra bir ihraç ürününe de dönüşmektedir bunun en güzel örneği, Louvre Abu Dabi Müzesi olarak verilebilir. Birleşik Arap Emirlikleri'nin Abu Dabi şehrinde bulunan sanat müzesi. Fransız hükûmetiyle, Abu Dabi şehri arasında imzalanan ve 1,3 milyar dolar karşılığında otuz yıl geçerli olacak anlaşmayla inşa edilmesine karar verilen Louvre Abu Dabi Müzesi, Saadiyat Adası kompleksi üzerine yaklaşık 24.000 metrekarelik bir alana inşa edilmiştir. Müze resmi olarak 8 Kasım 2017 tarihinde ziyarete açılmıştır. Bu örneğin kültürel mirasın nasıl bir marka değeri oluşturduğu, sadece maddi katkı sağlamakla kalmayıp, kültür propagandası unsuruna nasıl dönüştüğü ise konunun başka bir can alıcı tarafıdır.
İnsan ve insana ait değer yargılarının hızla değiştiği dünyada deneyimlenmiş mekânların korunması ve gelecek nesillere aktarılması gelişmiş toplumlar için kıymetli bir vazife olmaktan öte gelişmişlik refah toplumu olmasının da bir göstergesi haline dönüşmüştür. Söz konusu bu miras sadece geçmişten kalan bir değer olmayıp, gelecek kuşakların inşası içindin çok kıymetli bir hazine hükmündedir. Bu mekânları korumak yaşatmak ve geleceğe aktarabilmek için yapılması gerekenleri iki ana başlık altında toplayabiliriz.
1-Koruma Altına Alma: Ülkemizde ve dünyada bu tür mekânlar öncelikle tespit edilip tescillenerek yasal olarak koruma altına alındıktan sonra ilgili kurumlar tarafından tahribatına karşı çeşitli önlem alınmaktadır.
2- Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları: Deneyimlenmiş mekânlar olan kültürel mirasın yaşayan örneklerinden tarihi ve anıtsal yapıların orijinal özelliklerine uygun olarak restore edilerek ya da mevcut halleriyle olduğu gibi dondurularak, korunmaları işlemleridir.
Bu mekânların varlığını devam ettirmeleri için koruma ve kollama tedbirleri her zaman yeterli olamayabilir, aynı zamanda yaşatılması da gerekmektedir. Bunun içinde yine ülkemizde ve dünyada uygulanan birkaç yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemleri birkaç örnekle şöyle açıklayalım;
1 Kültürel Etkinlikler: Bu tür mekânlarda düzenlenecek olan etkinlikler, hem mekânların tanıtımına hem de kültür hayatın canlanması açısından önemli bir yöntemdir.
2- Eğitim Programları: Bu mekânlarda yapılacak eğitici faaliyetlereler sayesinde, özellikle çocuklar ve gençler gibi yeni kuşakların bu mekânlar hakkında bilinçlendirilmesi ve duyarlı hale getirilmesi önemlidir.
Sözün özü olarak deneyimlenmiş mekânlar, toplumların geçmişi ve geleceği arasında köprü, bir bağ kurarak toplumların kolektif kimliklerini şekillendiren değerlerdir. Bu mekânların korunması ve yaşatılması, hem kültürel mirasımızın devamlılığı hem de gelecek nesillere daha zengin bir yaşam alanı sunmak açısından büyük önem taşıdığı unutulmamalı ve kültürel mirasımıza sadece maddi unsur gözü ile bakılmamalı onların bir ruhunun da olduğu unutulmamalıdır. ‘Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı’’ ata sözümüzü bu bağlamda düşündüğümüzde eskinin değersiz olduğunu değil, aksine eskiye değer verildiğinde alelade mekânların bile değerlendiğini anlarız. Bizi biz yapan her türlü değerin aşındığı dijital çağda millet olarak geleceğe miras bırakacak olduğumuz bütün değerlerimize gereken ilgi ihtimam gösterilerek, gereken değeri vermek toplum olarak en mühim ödevlerimiz arasında olmalıdır.