Ali İhsan Kartal Restorasyon Haber için yazdı.

Mekânsal aidiyet, insanoğlunun belirli bir çevreye karşı duyduğu duygusal bağ ve kendisini o çevrenin bir parçası olarak kabul etme duygusudur. Bu bağ, kişinin kimliğini, hafızasını, hayallerini ve haliyle gelecekteki hayatını şekillendirir. Kültürel miras ise bir toplumun geçmişten süzerek, günümüze taşıyıp getirdiği maddi ve manevi değerler bütünün toplamı olarak tanımlanabilir.

Bu iki kavram birbirini tamamlayıp açıklarken, aynı zamanda birbirlerini güçlendirmektedirler, yani aralarında doğrusal bir orantı mevcuttur, birinin güçlü yada zayıf olması diğerinin de aynı özellikleri göstermesini neden olur. Kültürel miras orak tanımladığımız her şey mekânlara anlam ve değer katarak, insanların bu mekânlar üzerinden kurduğu aidiyet duygularının güçlenmesine neden olur. Konuyu bir örnek üzerinden ifade edecek olursak; tarihi bir şehirde yada, şehirim tarihi bir mekanında yaşayan kişi, o şehrin geçmişine, kültürüne ve mimarisine tanık olup, şehir ve mekanla bir aidiyet ilişkisi inşa ederek, kendisini o şehrin bir parçası olarak hisseder. İşte tam bu noktada karşımıza yeni bir soru çıkmaktadır. Mekânsal aidiyet niçin önemlidir?

Bu soruya pek çok başlık altında cevaplar üretilebilir tatbiki, fakat üretilecek  tüm cevaplar şu ana eksenler etrafında şekillenecektir:
 

1- Bireysel ve Toplumsal  Kimlik Oluşumu: Mekânsal aidiyet duygusu, bireylerin ve toplumların kimlik oluşumunda önemli bir role sahiptir. Şöyle ki; insanlar yaşadıkları yerler (coğrafyalar, mekânlar) aracılığıyla kendilerini diğer insanlardan ayırarak, içinde bulunduğu topluluğa ait ( cemaat, cemiyet millet) olma duygusu inşa ederek oluşturdukları anlam ve değer dünyasının çerçevesinde hayat/gelecek inşa ederler.

2- Toplumsal Dayanışma: Ortak bir mekân, ortak geçmiş tecrübeler, ortak kültürel mirasa sahip olma ve ortak yaşama, birlikte olma tecrübesini geliştirerek insanlar arasında dayanışmayı güçlendirir. Haliyle millet olma şuuru ve bilinci açısından pozitif bir etkiye sahiptir.

3- Psikolojik İyi Olma Hali: Mekânsal aidiyet, insanlarda güven ve emniyet hissi oluşturduğundan psikolojik olarak daha iyi ve huzurlu hissetmelerini sağlar. Kendimizi ait hissettiğimiz yerlerde daha mutlu ve huzurlu oluruz.

4- Sürdürülebilirlik: Mekânsal aidiyet, kültürel mirasın korunması için önemli bir motivasyon kaynağıdır. İnsanlar yaşadığı şehrin sokaklarına caddelerine mimari dokusuna nüfuz ettikçe onlarla ünsiyet oluşturdukça, aidiyet duyguları geliştikçe o mekânları koruyarak gelecek nesillere aktarmak isterler.

Kültürel mirasın korunması, aynı zamanda mekânsal aidiyetin korunması ortak hafıza, ortak geçmiş ve ortak kültürün korunması anlamlarına gelir. Bu durumda, toplumların bir arada yaşama azmini ve ortak idealler ve ortak değerler etrafında var olma bilincini geliştirerek onları ortak gelecek tahayyülleri konusunda güçlü ve dirençli kılmaktadır. Toplumların milletleşme bilincinin oluşup kadim değerler üretebilmesinin ve üst kültür örneklerinin sergilene bilmesinin en önemli yapı taşlarını oluşturur. Bunun aksi durumu olan kültürel mirasın yok olması ise, insanların/toplumların geçmişleriyle olan bağlarını zayıflamasına, bir arada yaşama bilincinin ve azminin azalmasına ve haliyle kimlik kaybına neden olabilir. Kimlik kaybı bireyler ve toplumlar için derinden ilerleyen ve yavaş gelişen  yıkıcı bir etkiye sahiptir. Kimlik problemi yaşayan birey ve toplumların anlam ve değer dünyasını başka kültürlere ait üretilen kavramlar işgal eder. Yaşanan bu anlam ve değer farklılaşması kültürel sömürgeciliğin güçlenmesine haliyle toplumların ve milletlerin yok oluşlarına sebep olmaktadır. Bu nedenle, kültürel mirasın korunması sadece bir imar faaliyeti olmaktan öte anlamlar taşımaktadır. Peki kültürel mirasımızı korumak için neyi nasıl yapmalıyız?

Bu konuda bir sırlama oluşturulacaksa öncelikle işe farkındalık oluşturma ile başlamalıyız; İnsanlara kültürel mirasımızın anlam ve değerinin önemini anlatmak için farkındalık çalışmaları yapılmalı, bu farkındalık çalışmaları hem kamu eliyle hem de sivil toplum ve gönlü insanlar vasıtasıyla olmalıdır. Bu başlığa paralel olarak Katılımcı bir yaklaşımla yerel/bölgesel halkıda aktif olarak işin içine dahil edip tabiri caizse olayı olay yerinde çözmek biçiminde bir yaklaşımla hareket etmek.

 Yine aynı başlık altında kültürel mirasın sonraki nesillere aktarımı konusunda örgün eğitim kurumlarında aktif eğitim programları oluşturup, okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin tüm aşamalarında müzeleri eğitimin bir parçası olarak planlayarak  müzede ve müze yoluyla öğretme yöntemiyle temel eğitimde ve yaşam boyu eğitim sürecinde yaşantılara dayalı çok yönlü öğrenme ve yaşam alanları olarak müzelerin etkin kullanımını sağlanmalıdır.

Netice-i kelam olarak, mekânsal aidiyet ve kültürel miras birbirini tamamlayan ve birbirini var ederek yaşatan iki kavramlardır. Kültürel mirasın korunması, aynı zamanda insanların kendilerini ait hissettikleri varlık ve almalarını oluşturdukları kendilerini ve nesillerini huzur ve güvende hissettikleri mekânları korumak anlamına gelir. Bu faaliyet sadece mekanla olan bir mühendistik faaliyet ilişkisi olmayıp aynı zamanda birey, toplum ve millet inşa etmeninde bir yöntemidir.

Deneyimlenmiş Mekânlar ve Kültürel Mirasımız

Deneyimlenmiş mekânlar, geçmişimizle günümüzü bağlayan, hafızalarımızda iz bırakan yerlerdir. Bu mekânlar, sadece fiziksel yapılardan ibaret değil, aynı zamanda içinde yaşanan hayatlarla, paylaşılan anılarla anlam kazanırlar. Kültürel mirasımızın önemli bir parçası olan bu mekânlar, toplumların kimliğini şekillendiren, gelecek nesillere aktarılan değerlerdir.

Neden Önemliler?

 * Kimlik ve Bellek: Deneyimlenmiş mekânlar, bir toplumun kimliğini yansıtır. Tarihi dokusu, mimari özellikleri, yaşanan olaylar, o toplumun hafızasını oluşturur.

 * Toplumsal Bağ: Bu mekânlar, insanlar arasında bir bağ oluşturur. Ortak bir geçmişe sahip olma duygusu, toplumsal dayanışmayı güçlendirir.

 * Turizm Potansiyeli: İyi korunmuş ve restore edilmiş deneyimlenmiş mekânlar, önemli bir turizm potansiyeli sunar.

 * Eğitim ve Farkındalık: Bu mekânlar, geçmişimiz hakkında bilgi edinmemizi, kültürel mirasımızın önemini anlamamızı sağlar.

Türleri

* Tarihi Yapılar: Camiler, kiliseler, sinagoglar, hanlar, hamamlar, köprüler gibi.

 * Arkeolojik Sitler: Antik kentler, höyükler, mağaralar gibi.

 * Doğal Alanlar: Ormanlar, parklar, kıyı şeritleri gibi.

 * Müzeler: Tarihi eserlerin, sanat eserlerinin sergilendiği yerler.

Korunması ve Yaşatılması

Deneyimlenmiş mekânların korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşır. Bunun için:

 * Restorasyon Çalışmaları: Tarihi yapıların orijinal özelliklerine uygun olarak restore edilmesi gerekir.

 * Koruma Altına Alma: Bu mekânların yasal olarak korunması ve tahribata karşı önlem alınması gerekmektedir.

 * Kültürel Etkinlikler: Bu mekânlarda düzenlenen etkinlikler, hem mekânların tanıtımına hem de kültürel hayatın canlanmasına katkı sağlar.

 * Eğitim Programları: Özellikle gençlerin bu mekânlar hakkında bilinçlendirilmesi ve duyarlı hale getirilmesi önemlidir.

Örnekler

 * Kapadokya'nın peri bacaları, tarihi kiliseleri ve yeraltı şehirleri, binlerce yıllık geçmişi ile önemli bir kültürel mirasımızdır.

 * Ayasofya, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalma mimari özellikleriyle dünya mirası listesinde yer alır.

 * Stonehenge, Neolitik dönemden kalma taş çemberi ile insanlık tarihinin en önemli gizemlerinden biridir.

Sonuç

Deneyimlenmiş mekânlar, geçmişimizle geleceğimiz arasında köprü kuran, kimliğimizi şekillendiren değerlerdir. Bu mekânların korunması ve yaşatılması, hem kültürel mirasımızın devamlılığı hem de gelecek nesillere daha zengin bir yaşam alanı sunmak açısından büyük önem taşımaktadır.

Not: Bu metin, deneyimlenmiş mekânlar ve kültürel mirasımız hakkında genel bir bilgi vermektedir. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için ilgili kaynaklara başvurabilirsiniz.